ilahi sözünü paylaş

Arkadaşların arasında bunu ilk beğenen sen ol!

Süleyman Şahintürk – Halife Hazreti Sıddık Ebubekir Devri

Süleyman Şahintürk Halife Hazreti Sıddık Ebubekir Devri İlahi Sözü

Halîfe Hazret-i Sıddîk Ebûbekir devri,
Rızıkta darlığa dönmüştü imtihan nehri.
Halîfe Hazret-i Sıddîk Ebûbekir devri,
Rızıkta darlığa dönmüştü imtihan nehri.

Medîne kıtlığa düşmüştü, yoktu hiç yiyecek,
Denildi: “ bir koca kervan, bugün-yarın gelecek.
Et istiyorsanız et var, bölük bölük develer,
Ve yüklerinde de buğday ve yağ getirmedeler.

Kimindi böylesi servet demek olan kervan,
Olur mu yoksula, muhtâca el verip derman,
Sahâbi Hazret-i Osman’dı bekledikleri Zât,
O merhamet ve cömertlikte zirve aşk eri Zât.

Göründü kervan uzaktan, pazârı aldı merak,
Bu külliyetli metâ hangi tüccarın olacak,
Talep ki böylesi yüksek ve arz böylesi az,
Fiyatta artışa halktan da itirâz olmaz.

Koşuştular; ona; “üç, dört katıyla kâr!” diyerek,
Fakat rakamları reddetti şöyle söyleyerek,
“Nedir bu verdiğiniz az, ziyâde olmalı kâr,
Verilmiyor, demeyin, fazla kâr veren biri var!

Ticâret ehli şaşırmıştı kimdi müşterisi,
Şehirde yok bu kadar fazla kâr veren birisi.
Şikâyet ettiler, Osmân’ı Ebûbekir’e,
Efendim, Osman’a bir dur de, istiyor habire.

Beş, altı derken efendim, verildi tam yedi kat,
Fakat yetinmiyor Osman, diyor ki; kat daha kat,
Ne teklif etseler, az geldi, her defâsında,
Kızıştırır gibi tekrarlanan söz, ağzında.

“Nedir bu, verdiğiniz az, ziyâde olmalı kâr
Verilmiyor demeyin, fazla kâr veren biri var”

Tebessüm etti Ebûbekr Efendimiz, bu söze,
“Bu işte başka bir iş var, sabır gerekli size.
O düşmez öyle tamâh illetiyle ihtikâra,
Hayırda malzemedir tek, onun gözünde para.

Rasûl-i Ekrem’e dâmattır, oldu Zinnûreyn,
Onun cömertliği meşhur, bilir bütün Harameyn,
Hatırlayan onun infâkı, Rûme adlı kuyu,
O vakfedince şehir halkı buldu tatlı suyu.

Tebük’te bin deve vermişti İslâm ordusuna,
Yanında kaç kese şâhit, keremli olduğuna,
Edepde zirvedir, ahlâkı âdetâ Kur’ân,
Bununla şifreli bir cümle söylüyor, Osman.

“Buyursanız…” dediler; “bir buyursanız bizzat;
Görürsünüz, duruyor hepsi, başlamaz da mezat…”